Size nasıl yardımcı olabiliriz?

Tavsiyeleriniz Hayatınızın Bir Parçası mı?: Solomon Paradoksu Nedir?

4 dk. okuma

Tavsiyeleriniz Hayatınızın Bir Parçası mı?: Solomon Paradoksu Nedir?

Hayatın genel akışında kendimizi arkadaşlarımıza, ailemize ve hatta izlediğimiz TV dizisindeki karakterlere bile tavsiye verirken bulabiliriz. Çünkü uzaktan bakıldığında yapılan hataları ve buna uygun çözümleri görmek daha kolay hale gelebilir. Bu özelliğimizi de kimi zaman arkadaşımızın ilişkisi, kimi zaman da çocuklarımızın okul başarıları için tavsiyeler vererek kullanırız.

Kısacası başkalarına tavsiye verme konusunda uzmanız. Çünkü hepimiz insanlar için neyin iyi olacağı konusunda belirli bir düzeyde fikir sahibiyiz. Peki, bu fikirleri kendi hayatımızda ne kadar uyguluyoruz? Konu kendimize geldiğinde nesnel akıl yürütme becerimizin devre dışı kaldığı durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu da aslında başkalarına kolaylıkla verdiğimiz tavsiyeleri kendi hayatımızda uygulama konusunda sorunlar yaşamamıza sebep olabilir. “Bu neden olur?” diyorsanız da Solomon Paradoksu kavramı ile tanışmanın zamanı geldi.

Gelin, tüm detayları ile Solomon Paradoksu nedir, birlikte inceleyelim.




Solomon Paradoksu Nedir?

Solomon Paradoksu, insanların kendi meseleleri yerine başkalarının meseleleri üzerinde düşünürken daha tarafsız, mantıklı ve bilgece hareket etmelerini ifade eden bir kavram. Bu kavram, 2014 yılında Igor Grossmann ve Ethan Kross tarafından gerçekleştirilen bir çalışma ile hayatımıza girdi. Adını ise adilliği ve bilgeliği ile bilinen kral Solomon’dan yani Hz. Süleyman’dan alıyor.

Hikayeye göre Kral Solomon, bilgeliğiyle tanınan bir lider. Bu nedenle de başkalarına derin bir anlayışla rehberlik edebilme kabiliyeti ile meşhur. Ancak kendi hayatına yönelik kararlarda bu bilgelik her zaman görülemeyebiliyor. Çünkü başkalarına karşı örnek derecede sağduyulu olan bu kral, zaman zaman kendi hayatında savurgan ve düzensiz kararları ile dikkat çekiyor. Bu nedenle de kişilerin başkalarının sorunlarına akılcı çözümler üretirken kendi hayatları için böyle bir bakış açısı oluşturamamalarına Solomon Paradoksu deniliyor.




Solomon Paradoksu Neden Ortaya Çıkar?

Igor Grossmann ve Ethan Kross tarafından gerçekleştirilen çalışmada kişilerin kendi sorunlarına kıyasla başkalarının sorunlarına daha tarafsız ve stratejik bir şekilde yaklaşabildikleri ortaya konuluyor.

Dışsal meselelere karşı yapılan akıl yürütmenin öznel konulara yansımamasının altında yatan farklı unsurlar mevcut. Tüm bu unsurlar da aslında Solomon Paradoksu’nun nedenleri diyebileceğimiz temel özellikleri. Bu özellikleri de şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Kendi sorunlarımıza duygusal olarak bağlı olduğumuzdan başkalarının sorunları için yapabildiğimiz mantıklı düşünme yetimiz zayıflayabilir. Bu durum da riskleri abartma veya çözümleri gözden kaçırma gibi sorunlara yol açabilir.
  • Sorunlara dışarıdan bakmak, duygusal bağların etkisinden uzaklaşmaya katkı sağlar. Bu da kişilerin daha geniş bir perspektifle düşünmesine olanak tanır.
  • Bir soruna bilişsel olarak mesafe konulduğunda o soruna dair daha net ve etkili stratejiler geliştirebilir. Ancak kendi meselelerimizde bu mesafeyi koymak daha zor hale gelebilir.
 

Tüm bu nedenlerden de anlaşıldığı gibi Solomon Paradoksu, aslında insanların duygusal bağları nedeniyle kendi sorunlarına objektif bakamama eğiliminden kaynaklanır. Başkalarının sorununa daha mesafeli bir şekilde yaklaşıldığı için de duygusal kararlardan öte mantıksal çıkarımlar yapılabilir.


Solomon Paradoksu ile Nasıl Baş Edilir?

Solomon Paradoksu, hayatımızın her noktasında ortaya çıkabilir. Örneğin bir arkadaşınız iş yerindeki bir problemden şikayet ettiğinde ona mükemmel tavsiyeler verebilirsiniz. Ancak benzer bir durumla kendiniz karşılaştığınızda aynı netlikte çözümler bulmakta zorlanabilirsiniz. Aynı şekilde finansal konularda başkalarının bütçe yönetimine dair akılcı tavsiyeler sunarken kendi harcamalarınız konusunda objektif olamayabilirsiniz. Yani kendi hayatınıza objektif bakamamak, farklı açılardan hayatınızı etkileyebilir. Peki, bunun üstesinden gelmek mümkün mü?

Aslında Solomon Paradoksu’na yönelik çalışmalar sadece bu kavramı tanımlamak ve özelliklerini ortaya çıkarmakla sınırlı kalmaz. Bize bu durumla baş etmek için kendi hayatımıza dair kararlar verirken de bir adım geri çekilmemiz gerektiğini gösterir. Yani başkalarına verdiğimiz gibi kendimiz için de iyi tavsiyeler verirken atmamız gereken ilk adım, dışarıdan bakmayı öğrenmektir. Örneğin kendinize “Bir arkadaşım aynı sorunu yaşasaydı, ona ne önerirdim?” sorusunu sorun. Bu daha tarafsız bir değerlendirme yapmanıza yardımcı olabilir.

Ayrıca kendi sorunlarınıza objektif bir yaklaşım benimsemek için sorunlarınızı yazmayı deneyebilirsiniz. Sorunlarınızı yazıya dökmek, düşüncelerinizi düzenlemenize ve duygularınızdan bağımsız bir analiz yapmanıza katkı sağlayabilir. Böylece aceleyle alınan duygusal kararlar yerine hayatınıza dair kararlar hakkında kendinize zaman tanıdığınız bir değerlendirme alanı yaratabilirsiniz.

Kısacası Solomon Paradoksu, insan doğasının karmaşıklığını ve duyguların karar verme üzerindeki etkisini gözler önüne seren bir durum. Ancak farkındalık ve doğru yöntemlerle bu paradoksun etkilerini azaltmak ve kendi yaşamımızda da daha rasyonel kararlar almayı öğrenmek mümkün.

Kendinize dair farkındalık kazanmak ve bu farkındalık ile kararlarınızı yönetebilmek için kitapların gücünden faydalanabilirsiniz. Çünkü kitaplarda karşılaşılan düşünceler; bireylerin kendilerini sorgulamaları, güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmeleri için yeni bir pencere açabilir. Bu da bireyin kendine dair farkındalığını artırarak kişisel gelişimine katkı sağlayabilir. Üstelik bu bir terapi yöntemi. “Peki, nasıl?” diyorsanız kitaplardan yararlanılan bir terapi yöntemi olan bibliyoterapiyi keşfetmek için “Kitapların İyileştirici Gücü: Bibliyoterapi Nedir?” yazımızı okuyabilirsiniz.

*Burada yer alan bilgiler bir sağlık profesyoneline danışmanın yerine geçemez. Sağlığınız için lütfen doktorunuza ve/veya eczacınıza danışınız.


Aradığın sağlıklı yaşam önerileri

%0
Dynavit Animation