Imposter Sendromu: Başarılı Olduğunuza İnanmak Çok mu Zor?
- Ana Sayfa
- Aradığın Bilgi
- Imposter Sendromu: Başarılı Olduğunuza İnanmak Çok mu Zor?
- Ana Sayfa
- Aradığın Bilgi
- Imposter Sendromu: Başarılı Olduğunuza İnanmak Çok mu Zor?
- Imposter Sendromu: Başarılı Olduğunuza İnanmak Çok mu Zor?
- Imposter Sendromu Nedir?
- Imposter Sendromunun Belirtileri Neler?
- Imposter Sendromunun Türleri Neler?
- Sahtekarlık Sendromu ile Baş Etmek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
Imposter Sendromu: Başarılı Olduğunuza İnanmak Çok mu Zor?
İşte, okulda veya kişisel hayatınızda elde ettiğiniz başarılar sonucunda bu başarıları kabul mü ediyor, yoksa “Şans eseri başarılı oldum.” düşüncesine kapılarak kendinizi mi sorguluyorsunuz? Cevabınız ikinci seçenekten yana ise bu endişe halinde yalnız olmadığınızı söyleyelim. Çünkü belirli bir başarıya ulaşmış pek çok insan, hatta ünlü oyuncular veya bilim insanları bile imposter sendromu olarak bilinen bu kaygıyı yaşadığını dile getiriyor. Peki, imposter sendromu nedir?
Gelin, birlikte başarılarımız ile aramıza bir duvar örmemize sebep olan imposter sendromunu yakından tanıyalım.
Imposter Sendromu Nedir?
Imposter sendromunu -diğer adı ile sahtekarlık sendromunu- bulundukları konumda belirli başarılara ulaşmış insanların tüm başarılarına rağmen kendilerini yetersiz hissettikleri, kendi yeteneklerini sorguladıkları ve içten içe sahtekar olduklarını düşündükleri bir durum olarak tanımlamak mümkün. Ancak şunu belirtelim ki bu durum, teşhis edilebilir bir psikolojik rahatsızlık değil.
1970’lerde psikolog Suzanne Imes ve Pauline Rose Clance tarafından ortaya atılan imposter sendromu, sadece bilişsel bir çarpıtma olarak tanımlanıyor. İlk olarak sadece profesyonel hayatta bulundukları konumu ve elde ettikleri başarıları kendilerinden bağımsız dış faktörlerle ilişkilendiren kadınlar için kullanılsa da daha sonrasında yapılan araştırmalar, cinsiyet veya konum fark etmeksizin herkesin bu durumu yaşayabileceğini gösteriyor. Yani imposter sendromu her yaştan, cinsiyetten ve meslekten insanı etkileyebilir. İş dünyasında başarılı bireyler, öğrenciler, sanatçılar, bilim insanları, hatta ünlü kişiler bile bu duygularla baş başa kalabilir.
Imposter Sendromunun Belirtileri Neler?
Yukarıda da belirttiğimiz gibi imposter sendromu, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı’nda ruhsal bir bozukluk olarak tanımlanmıyor. Bu nedenle aslında bu sendromun varlığını belirlemek için belirli bir semptom listesi yok.
Ancak imposter sendromuna dair bu zamana kadar yapılan çalışmalar sonucunda imposter sendromuna sahip bireylerin belirli ortak duygu ve düşünce kalıplarına sahip olduğunu söylemek mümkün. “Peki, bunlar nelerdir?” diyorsanız sahtekarlık sendromunun belirtileri olarak nitelendirebileceğimiz özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Başarıları küçümseme: Genel olarak bu sendromun etkisi sonucunda bireyler, elde ettikleri başarıları hak etmediklerini düşünebilir. Başarılarının şans, yardım ya da bir hata sonucu olduğu yanılgısını yaşayabilirler.
- Keşfedilme korkusu: Kişiler, bulundukları konumun veya sahip oldukları başarının dış faktörlerden kaynaklı olduğunu düşündüğü için her an başarısız olabilecekleri ve çevresindeki insanlar tarafından yetersiz olduklarının fark edileceği korkusunu taşıyabilir.
- Mükemmeliyetçilik ve aşırı çalışma: Aslında keşfedilme korkusundan kaynaklı olarak bu kişiler, çevresindeki insanlar tarafından yetersiz oldukları düşünülmemesi için daha mükemmeliyetçi bir şekilde hareket edebilir. Daha çok çalışmak, her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmek, en küçük görev için bile büyük efor sarf etmek gibi davranışlar ile kendilerini zorlayabilirler.
- Başarı korkusu: Başarılı olmak bu sendromda şüphe duyulan bir durum olduğu için kişiler genel olarak başarılı olmak istemeyebilir. Bunun temelinde ise başarılı olunca diğer insanların beklentisinin artacağı endişesi bulunur.
- Yetenekleri inkar etme: Bulundukları konumun ve başarılarının kendi yeteneklerinden dolayı olmadığını düşündüğü için kişiler, yeteneklerini inkar edebilir. Böyle bir durumda da başkalarından gelen övgüleri, iltifatları ve olumlu geri bildirimleri görmezden gelip reddedebilirler.
Tüm bu belirtilerden de anlaşıldığı gibi imposter sendromu, kişinin başarılarından şüphe duyma ve bu şüpheyle kendini manipüle etme süreci. Bu süreçte de kişiler, aslında kendi kişisel özelliklerine göre farklı tepkiler gösterebilir. Kimisi için bu süreç mükemmeliyetçi bir bakış açısıyla aşırı çalışma ile ilerlerken kimisi için de sorumluluktan kaçma davranışına dönüşebilir. Bu da aslında imposter sendromunun türlerini oluşturan temel konu.
Imposter Sendromunun Türleri Neler?
Imposter sendromu, kişilik özelliklerine ve deneyimlere bağlı olarak farklı şekillerde kendini gösterebilir. En yaygın karşılaşılan imposter sendromu türlerini ise şu şekilde sıralamak mümkün:
- Mükemmeliyetçi: Mükemmeliyetçilik, her işin kusursuz olması gerektiği inancıyla birleştiğinde imposter sendromunu körükler. Bu kişiler en ufak hatayı bile kabul edemez ve yaptıkları her şeyde kusur bulabilir.
- Süper kahraman: Bu türdeki bireyler, başkalarının onlardan beklediği her görevi yerine getirmek zorunda hissederler. Eğer başaramazlarsa kendilerini sahtekar gibi görürler.
- Doğuştan yeteneği olan: Kişiler, yeteneklerinin doğal ve kolay olması gerektiğine inanır. Eğer bir şeyi zorlanarak öğreniyorlarsa ya da ekstra çaba harcıyorlarsa yetersiz olduğunu düşünmeye başlarlar.
- Tek kişilik ordu: Bu kişiler, başkalarından yardım almak yerine her işi tek başlarına halletmek isterler. Yardım aldıklarında ya da iş birliği yaptıklarında kendilerini başarısız hissederler.
- Uzman: Uzman tipi imposter sendromu yaşayan bireyler, kendilerini bir konuda asla yeterince bilgili hissetmezler. Bir işte ne kadar deneyimli olurlarsa olsunlar her zaman daha fazlasını bilmek zorunda olduklarını düşünürler.
Imposter sendromu olarak bilinen başarıdan kaynaklı sahtekarlık hissi, aslında başarıya yüklediğimiz anlam ile doğrudan bağlantılı. Hayatımızdaki farklı unsurlar ise bu anlamın oluşması ve şekillenmesi için oldukça etkili bir yapıya sahip. Çocukluk deneyimleri, iş ve arkadaşlık ortamı veya sosyal medya gibi unsurlar imposter sendromunu tetikleyen nedenler arasında.
Örneğin LinkedIn kullanıcılarına yönelik 2023 tarihli bir anket sonucunda platformu kullanmanın ve diğer insanların gönderilerine göz atmanın sahtekarlık düşüncelerini tetiklediği belirtiliyor. Yani çevremizde gördüğümüz, başarı tanımımızı şekillendiren her bir söylem veya örnek, aynı zamanda kişinin kendi başarılarını sorgulamasına ve kendisinden şüphe duymasına yol açabiliyor.
Sahtekarlık Sendromu ile Baş Etmek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
Tabii ki elde ettiğiniz başarılardan kaynaklı olarak hissettiğiniz her korku veya kaygının imposter sendromu olmayacağını unutmamak gerek. Çünkü yaşadığımız herhangi bir değişim veya aldığımız herhangi bir sorumluluk üzerine “Şimdi ne yapacağım?” kaygısı yaşamak aslında oldukça doğal. Herkes zaman zaman böyle bir şüphe yaşayabilir. Burada önemli olan ise yaşanılan bu hissi deneyimleme sıklığı. Yukarıda sıraladığımız imposter sendromu belirtileri sürekli olarak devam ediyorsa bu durum, kişinin yaşam kalitesini ve kariyerini doğrudan etkileyebilir.
“Peki, ne yapmam gerekli?” diyorsanız imposter sendromunun yarattığı şüphe halini hafifletmeye yardımcı olabilecek dikkat etmeniz gereken birkaç husus bulunuyor. Tüm bu hususları ise şu şekilde sıralayabiliriz:
- Başarılarınızı kendinize hatırlatın: Unutmayın ki bu süreçte her ne kadar zor olsa de elde ettiğiniz başarıların gerçek olduğunu kabul etmek oldukça önemli. Bu nedenle elde ettiğiniz başarıları görmezden gelmek yerine kendinize hatırlatmaya özen gösterin.
- Hata yapmaktan çekinmeyin: Tabii ki herkes hata yapabilir. Hatta hatalar, başarıya giden yolda size yol gösterici bile olabilir. Bu nedenle kendinize hata yapma hakkı tanıyın ve her zaman mükemmel olmanız gerekmediğini kendinize hatırlatın.
- Övgüleri kabul edin: Başkalarının yaptığı olumlu yorumları ve övgüleri duyunca kendi yeteneklerinizi açıklama veya savuşturma davranışı içinde olabilirsiniz. Ancak eğer başarılarınızı kabul etmek istiyorsanız bu davranışlar yerine övgüleri kabul ederek sadece anın tadını çıkarmaya odaklanın.
- Başkalarından yardım istemekten çekinmeyin: Başarı sadece tek başına ulaşılan bir yol olmak zorunda değil. Hatta destek aramak, aynı zamanda gelişmenin bir parçası olabilir. Bu nedenle başkalarından yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin.
- Destek almayı ihmal etmeyin: Başarı ile ilgili kalıp yargıları kırmak, bir anda olan bir olaydan öte üzerine düşünülmesi ve çabalanması gereken bir süreç. Bu süreci tek başınıza yürütmek ise tabii ki zor olabilir. Böyle bir durumda bu sendromun ortaya çıkarabileceği olumsuz duygu ve düşüncelerle baş etmek ve süreci daha emin adımlarla ilerletmek için profesyonel destek almayı ihmal etmeyin.
Tüm bu unsurlara dikkat ederek başarılarınızı yok saymak yerine sahiplenebilir ve “Evet, ben başardım.” demenin güvenini kazanabilirsiniz. Bu süreçte unutmamanız gereken ise yalnız olmadığınız. Çünkü bu denli uyarana maruz kaldığımız bilgi çağında, özellikle sosyal medyanın etkisi ile pek çok kişi farklı endişeler ve içsel mücadeleler yaşayabiliyor. Bu yaşanılan endişe hali ise “Acaba hata mı yapıyorum?” düşüncesini tetikleyerek kendimizden şüphe duymamıza sebep olabiliyor.
İşte, bu hislerden biri olan FOMO ise hem sosyal medyanın düşünce yapımızdaki etkilerini gösteren hem de kendi hayatımızı sorgulamamıza neden olan bir korku. Sosyal medyanın ortaya çıkardığı bir kaygı durumu olan FOMO hakkında detaylı bilgi almak isterseniz “Kaçırma Korkusu: FOMO Nedir, Etkileri Nelerdir?” yazımızı okuyabilirsiniz.
*Burada yer alan bilgiler bir sağlık profesyoneline danışmanın yerine geçemez. Sağlığınız için lütfen doktorunuza ve/veya eczacınıza danışınız.